Göremediğimiz Gerçeklerden Haberler

2023-01-22

GÖREMEDİĞİMİZ GERÇEKLERDEN HABERLER (1)
Gözümüzle görmediğimiz, varlıkları inkar edemeyiz çünkü daha kulağımızla duymadığımız sesler ve fark etmediğimiz hisler varlıklar vardır. Görmediğimiz ülkelerin, bilmediğimiz mesleklerin, öğrenmediğimiz ilmin var olduğunu biliriz ama yaşamadığımız için, onların değerini ve önemini kavrayamayız.
Ayrıca, ruh, akıl, duygu, mikrop, atom, hava elektrik, ses dalgaları gibi varlıkları göremeyiz, Ama bunun gibi görmediğimiz halde var olan varlıkları da biliriz. Ama yeterince kavrayamayız, lakin bu işin ilmini bilen uzmanların anlattığı kadarı ile onlardan haberdar olur, inkar etmeyiz.
Kainatın yaratıcısı olan Yüce Allah’ı, ahreti melekleri, cin, şeytan ve mucizeleri, görmediğimiz halde inanırız. Bu inandıklarımızın ve anladıklarımızın hiç birini göremeyiz. Lakin bu anlatılanların doğruluğuna aklımızla inanır, anlar ve kalbimizle kanaat getiririz. Bu görmediğimiz ilimleri gerçek manada, ancak akıl ve ilim sahipleri kavrar ve inanırlar. Bizde görmediğimiz ama var olduğuna inandığımız varlıkları öğrenelim istedim.
Her canlı varlığın ayrı bir kapasitesi ayrı birer özellikleri vardır. Allah insanları yarattığı gibi gördüğümüz ve görmediğimiz varlıkları da yaratmıştır. Bir atmaca 1500 metre uzaktan fare kadar avını görür de, biz insanlar 500 metre uzaktan gelen fareyi fark etmeyiz? dağın, duvarın, perdenin arkasını göremeyiz. Ama göremediklerimizi yok sayamayız.
Bildiğimiz gibi mikropları gözlerle göremeyiz ancak mikroskoplarla görülebiliriz. Mikroplardan daha küçük atomlar vardır, bir toplu iğnenin başında milyonlarca atom çekirdeği vardır, bu atomu yeni geliştirilmiş mikroskopla görebiliriz, her atom çekirdeğinin içinde ayrıca proton nötron, elektron isimli güçler, birbirini iterek sürekli kendi ekseninde döndürüp, hareket ettirmektedirler.
Sessiz bir ortamda bir radyo, bir televizyon frekansı ile dünyanın dört bir yanından gelen, başkalarının duymadığı sesleri açarak duyar, kamerayla gösterilen varlıkları görürüz. Var olan elektriği göremeyiz, ama elektrik çarptığında anlarız. Teneffüs ettiğimiz havayı göremeyiz ama elimizi salladığımızda varlığını hissederiz. İnsanlar her şeyde bir mantık arar, lakin her şeyde bir mantık bulamazsın, bazen öyle doğa üstü korktuğumuz sevindiğimiz olaylar, mucizeler görürüz ki kendi kendimize inanamadığımız gibi, başkalarını da inandırmada güçlük çekeriz. Taş toprak arasındaki çekimi yer çekimi kuvvetini biliriz, insan aklı görünmeyen aklı ile radyoaktif dalgalardan, lazer ışınlarına kadar öyle şeyler keşfetti ki görünmeyenlerin görünenlerden kat, kat fazla olduğu biliniyor artık.
Ayrıca yemeğin tadını dilimizle, sesleri kulağımızla, karşımızdaki insanın iyi veya kötü olduğunu duyu ve sezgilerimizle anlarız. Her şeyi anlamanın ölçüsü göz değil, her şeye gözümle görmezsem inanmam demek, inatçılığın bir ifadesidir. Kendi bedenimizde dahi görünmeyen akıl ruh duygu gibi varlıklar varken göremeyen, mevcut ışınların dahi yüzde üç buçuk kadarını ancak gören göz için hangi görmeden bahsedebiliriz.
Görünmeyen varlık olan aklın görevi iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırtmaktır. Bunun için, akli melekelerinin yerinde olması, kimsenin etkisi altında kalmadan, ahlaki değerlerden ayrılmadan özgür iradesini kullanmasıdır. Aklın sağ duyuyla karar vermesine selim akıl derler. Aklına uymayan insan nefsine uyar, nefis insanı yanıltır. Akıl ruhta bulunan, nefis ve duygularla ilişkili bir cevherdir diye düşünülmektedir.
Bilimsel olarak ispatlanan, görünmeyen bir varlık olan Ruhun var olduğuna dair, bir çok deliller vardır. Bir iki örnek vermek gerekirse:
Rüyalar ruhun varlığına bir delildir. “Kılıç yarası geçerde, dil yarası geçmez.” sözünde dilin yaraladığı şey, ruhtur? Şefkat, muhabbet, aşk, akıl hırs, kin gibi yüzlerce duyguyu, içinde barındıran ruhtur.
Ana rahmindeki cenine ruh üfleterek, insanı bir nefesle hayata bağlatan Allahın kanunu ile tekrar ölen insanın bedeni çürüyor ama o üflenen ruh yaşıyor. Beden ile ruh, ampul ile elektrik gibi, Ampul yanıp ömrü bittiğinde, elektrik yok olmuyor. Aynen bunun gibi, insan ölmekle üflenen ruh son nefesle vücuttan çıkıyor; fakat varlığı kabir ve ahret hayatında devam edecektir. Rüyamızda nasıl mutluluk yaşıyor, korkuyor, veya ızdırap çekiyorsak, kabir hayatında ahret hayatında, böyle devam edecektir, Peygamberimiz (asm),
“Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, ya da cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Tirmizi, Kıyame 26)
Peygamberimiz aklı olmayanın dinide olmaz buyuruyor, Ancak selim akla sahip insanlar görmediği halde Allah’ı ve diğer görmediği varlıkları fehmeder düşünerek anlar ve inanırlar.
Örneğin dünyadaki insanların % de 90ı Allah’ın varlığına inanıyor. Çok az bir kısmı inançsız yaşıyor desekte bunun doğruluğu tartışılır. Aklını kaybeden delilerin, Allah’ın varlığını anlayıp inanması, zaten mümkün değil. Aklını kullanmayan ahmakların deliden ne farkı vardır. Dışarıdan onu gören herkes, aklı başında bir insan sanır, onlarda okurlar yazarlar ama, bir türlü aklını doğru kullanmaz, karını, zararını bilmezler, doğruyu ne kadar anlatırsan anlat, hep aynı hataya devam ederler. Bu gün doğru dediklerine, yarın yanlış derler, onlarla ve inatçı cahillerle anlaşmak ve yaşamak çok zordur.
Bir diğer sorunda Alkol, uyuşturucu ve kumar bağımlılarıdır, bunlar akıl sağılığını bozan en önemli faktörlerden biridir. İlahi bir güç, yada işin uzmanı, ilim sahibi bir insan, bu bağımlıların elinden tutmadan, bağımlılıklardan kurtulamazlar.
Öyle sapkın insanlar var ki Yaratanı inkar ederler, bazıları da O’nun varlığına inanır ama, peygamberlerine kitaplarına inanmaz, yada bazı peygamberlere ve kitaplarına inanır, diğerlerine inanmazlar, inatçı cahil insanlara ne bir söz, nede bir laf kar eder. Bu insanları belki duydukları, yada okudukları bir söz, hayran kaldıkları bir olay, akıllarını başlarına getirir. Ama hep aynı istikamette gidip, karambole yaşadığı müddetçe hüsrana uğrayanlardan olacaklardır.
Allah’a bütün kitaplarına peygamberlerine inandık diyen insanların içinde bazıları takliden inanır, bunlar bir guruba dahil olmak isteyen cahillerdir. Diğeri tahkiki iman ise, alimlerin, aklın yolunu izleyen, akıl, ilim gerçek iman sahipleridir. Zalim, vicdansız, merhametsiz, adaletsiz insanların inandık demelerine de inanmayın, dışlanmamak için bukalemun gibi renk değiştirirler, Çünkü gerçek iman, merhametli adaletli, vicdanlı insanların kalbindedir.
Gerçek iman sahibi anlar ki; Allah var, ahret, melekler cinler, mucize türünde olaylar var, bütün bunları göremedik diye inkar da etmezler.

GÖREMEDİĞİMİZ GERÇEKLERDEN HABERLER (2. bölüm) 2023yılı
Kuran da yazılı olduğu gibi, 18 bin alemi, çeşitli ırklarda insanları, sayısız renkte karada ve denizde çeşitli desende ve şekildeki hayvanları; Karada ve denizdeki çeşitli renklerdeki, desenlerdeki sayısız bitkileri, irili ufaklı hatta gözle görülmeyen böcek ve mikropları; dağı, taşı, toprağı, suyu, dünyayı, ayı, güneşi, gezegenleri; daha başka göremediğimiz, melekleri,cinleri ayrı özellikte yaratmıştır. Bunlar bazen bir hücreden, bazen tohumdan, ateşten, nurdan meydana getiren, bir anda var, bir anda yok eden, yarattıklarına sayısız nimetler veren, en güzel şekilde yaratan ve yarattıklarını bir annenin yavrusuna olan sevgisinden yüzlerce kat fazla seven, yarattıklarına can ve ruh veren, ruhu alıp bedeni öldüren, tekrar beden giydirerek dirilten, celallenen, aynı zamanda merhameti, adaleti, şefkati çok büyük olan, yüce Allah’tır. Gördüğümüz varlıklar kadar, daha nice görmediğimiz varlıkları da yaratmıştır, O doğmamış ve doğurmamıştır. O, ezeli ve ebedidir. O, her an her yerdedir. Bizim onun ilmine akıl erdirmemiz mümkün değildir.
Yaratıcı bir kalemse, bizler birer yazıyız, bizim onu anlamamızın imkanı var mı Allah’u Teala kendini bize şöyle tanıtır Ben yerlere gözlere sığmam ama mülayim kullarımın kalplerine sığarım, sizin, güzelliğinize, çirkinliğinize değil, kalplerinize bakarım, buyurmaktadır. Bizler birer aciz varlıklar olduğumuz halde kendimizi güçlü sanırız. Dalında yeni açmış bir gül gibi güzel, bütün organlarımızın her biri, fabrika gibi, mükemmel çalışıyor.
O mükemmel Yaratanı hakkıyla tanıyanlar O’na hayran olarak, sevgi ve hasret besleyerek, ahrette özlemle görmeyi arzu ederler. (Örneğin: Aşık Yunus Emre’nin şiirlerine bak) Yaratıcı, yüce Allah’ı görmediğimiz halde, aklımızla anlıyor aşk derecesinde seviyor onun yoluna kurban oluyor, onun rızasını kazanmak için çalışıyoruz.
Şu yaşadığımız âlemde Yüce Allah’ın yarattığı nice görünmez kuvvetler, ışınlar iç içe vazife görüyorlar, Melekler ise bütün ışınlardan, daha latif nurdan yaratılmış bir varlıktır. Dumansız ateşten yaratılan cinleri de göremeyen insan, aklı ile meleklerin varlığını nasıl inkar eder. Allahın görevlendirdiği melekleri ve görevlerini tanıyalım.
Cebrail: Allahın emir ve yasaklarını peygamberlere bildirmek için görevli, çeşitli suretlere girerek peygamberle iletişim kuran melektir.
Mikail: Yağmurun yağması, rüzgarın esmesi, mevsimlerin tanzimi gibi tabiat olaylarını yerine getiren melektir.
Azrail: Ruhu bedenden ayıran ölüm meleğidir. İnsanların canını almakla görevlidir.
İsrafil: 1. Sura üflediğinde dünya batacak, melekler hariç yerde ve göklerde bulunan bütün canlı varlıklar cinler ve insanlar ölecek, şeytan ölmemek için ne kadar kaçsada Azrail onuda canını alacak, İsrafil melek 2. defa Sura üflediğinde Allah’ın dilediği varlıklar ve insanların ruhları tekrar bedene girecek ve yeniden dirilip topraktan çıkacaklardır.
Kira-men katibin: İnsanın iki yanında bulunan, insanın yaptığı her işi kameraya alan, gördüğü günahları ve sevapları yazan meleklerdir.
Münker nekir: Öldükten sonra, kabirde insanın imanını sorgulamakla vazifeli, günahkara sol elinden, günahsıza sağ elinden kitabını veren meleklerdir.
Amele: Kâinattaki düzeni sağlamakla ilgili meleklerdir
Hafeza melekleri: İnsanları tehlikelerden koruyan meleklerdir.
Melekler güzel kokuları severler, Bir Hadis-i Şerifte ; ''Melekler, ademoğlunun rahatsız olduğu kokulardan rahatsız olur.'' diye buyrulmuştur.
Yüce yaratıcı melekleri cinleri neden yarattığını, gönderdiği kitabında anlatmaktadır.

Cinler ve insanlar, ayrı anı dünyada ayrı konumlarda yaşayan Allah’ın kullarıdır. İkisi de imtihan için yaratılmışlardır. Allah: cinleri ve insanları bana ibadet etsinler(şükretsin, saygıda bulunsun, kendi gibi bütün yaratılmışlara zarar vermesin) diye yarattım diyor, o halde görmediğimiz varlıklar içinde cinlerde var, yaşadığımız hayatta. Onlar dumansız ateşten yaratılmış çok hızlı hareket eden, varlıklardır. Cinler, insanlar ve bazı melekler, iç içe ama ayrı konumlarda yaşayan varlıklardır. Gündüz insanların faaliyet zamanı iken, gece ise cinlerin faaliyet alanıdır. Her insan bu varlığı ömrün de bir kez, ya görür, yada görmez, herkes kendi aleminde yaşamaktadırlar. Bizimle iç içe evlerde doğada havada, suda ve uzayda yaşayanlar vardır, özellikle kemik kokusu, buhar, tütsü veya duman onların vazgeçemeyeceği yiyeceklerdir.
Kafir cinler veya ifritler kötü kokuları sever ve onlarla beslenirler. Mesela, sigara dumanı, soğan veya sarımsak kokusu gibi kokular kafir cinlerin sevdiği kokulardır.  
Müslüman cinler ise güzel kokulardan hoşlanırlar. ak günlük , kizbere veya cavi kokusu gibi. 
Evin mutfağında tuvaletinde ve banyosunda yaşamayı severler. Mağaralarda yer altı deliklerinde kullanılmayan evlerde üst kurarlar  İlmi insanlardan öğrenirler. Onlarında içinde Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman ve ayrıca,ifrit (şeytan) olanları vardır.  

Allah ruhlar ve melekler alemini sonra Cinleri son olarakta insanı ve diğer varlıkları yarattı, birbiri ile çok savaş yapan Cin taifesinden olan azaz (şeytan) ilmi ile cinlerin büyük bir kısmını terbiye etti ve Allahın sevgisini kazanarak melekler safına yükselmiş değerli bir varlıkken Allah ilk insan olan ademi yarattı, ve yarattığı bu varlığı çok severek meleklerine ve cinlerin lideri şeytana secde etmelerini istedi. Bütün melekler secde etti, ama Şeytan kibirlenerek kendisinin ademden üstün olduğunu düşünerek secde etmedi bu kibrinin yüzünden meleklerin safından kovuldu.
Artık şeytan kendine inanan cinler arasında kendine bağlı ifritlerle birlikte Allahın lanetini kazandılar. Artık şeytan ademe düşman olarak, ona vesvese vererek kandırarak, kendi ile birlikte cehenneme götürmek için yemin etti, melekler aleminden yeryüzüne indiler. Şimdi cinlerde, insanlarda imtihan dünyasındalar. Her varlık yaptığı zerre kadar iyiliğin ve kötülüğün karşılığını ahrette alacaklardır.
İnanılması imkansız mucizeleri peygamberler sergilemiştir, bir çok insan o günden beri onlara inandığı halde, bir çok insan da o günden beri hala inkârdadır. Biz sağduyulu insanlar olarak Peygamberlerin mucizelerine inanıyoruz. Çünkü Allah dilerse olur, o çok büyük çok yücedir. Peygamber mucizeleri ilahi kitaplarda da, anlatılmaktadır. Müslümanlar Allahın gönderdiği bütün kitaplara ve peygamberlere inanırlar.
Burada siz kıymetli okuyucularımıza görünmeyen varlıkları hatırlatmamızdaki asıl amaç, her şeyi iyi bildiğini sanan insanın ne kadar aciz olduğunu hatırlatmak gözlerin her şeyi görmediğini kulakların duymadığını, her şeyi hissedemeyeceğimizi anlatmak, dünyanın imtihan yeri, hayatın geçici olduğunu hatırlatmaktır. Ölüm bedenseldir, Ruhsal değildir, başka bir aleme geçiştir, yokluk değildir. Nasıl ki, toprak altına giren bir çekirdek, görünüşte ölüyor, çürüyor ve yok oluyor. Fakat gerçekte daha güzel bir hayata geçiş yapıyor. Çekirdek hayatından ağaçlık hayatına geçiyorsa insanda kabir hayatına, oradan ahret hayatına geçecektir.
Bu görünmeyen gerçeklerin farkında olarak dünyanın bir imtihan yeri olduğunu bilip imtihanı en güzel şekilde verelim. Anarşiden uzaklaşıp, Yaratılanı Yaratandan dolayı severek canlı ve cansız hiçbir varlığa zarar vermeyelim kimseyi kırıp, incitmeyelim.
Selam ve Saygılarımla,
Raziye Ünal.